Başlık | Yazı |
---|---|
Muktedir |
İktidarlı, gücü yeten. |
Muktedir (El-Muktedir) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (ism-i şerîflerinden). Kudret sâhibi, her şeye gücü yeten. |
Muktefâ |
Peşinden gidilen. |
Muktefi |
İktife eden, izinden takib eden. |
Mülâane |
Zevcesini (eşini) zinâ ile suçlayan erkeğin dört şâhit getirememesi hâlinde, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çıkarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmelerde bildirilen ifâdelerle) karşılıklı yemin etmeleri ve lâ... |
Mülayim |
Yumuşak huy, medenice hareket eden. |
Mülcî İkrâh |
Ölümle veya bir uzvunu yok etmek, şiddetli vurma ve hapsetme gibi tehdidlerle bir kimseyi istemediği şeyi yapmaya zorlama. (Bkz. İkrah) |
Müleffık |
Telfik yapan. Belli bir mezhebin hükümlerine uymayıp, dört mezhebin hükümlerinden kolayına geleni yapıp karıştıran. (Bkz. Telfîk) |
Mülhid |
Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere yanlış mânâ vererek dinden çıkan, yâni îmânı bozuk olan, Eshâb-ı kirâma (Peygamber efendimizin arkadaşlarına) söğen. Mülhid, Allahü teâlâya ve peygamberine inanır ve... |
Mülk |
1. Sâhib olunan; insanın başkasının rızâsını ve iznini almadan kullanmağa hakkı olan şey. |
Mülk Şirketi |
İki veya daha çok kimsenin, mîrâs veya hediye sûreti ile veya parasını belirli oranda verip satın alarak, bir mala berâber sâhib olmaları; yâhut mallarını ayrılmayacak şekilde karıştırıp ortak olmaları. |
Mülk Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin altmış yedinci sûresi. |
Mülk-i Habîs |
Helâl yolla kazanılan mal ile, haram yolla kazanılan malın karışmasından meydana gelen ve birbirinden kolayca ayrılamayan mülk. |
Mülk-i Yemîn |
Bir kimsenin emrindeki köleler ve câriyeler. |
Mülkiyet |
İnsanın bir şeyi başkasının rızâsını, iznini almadan kullanabilme yetkisi gücü. |
Multekit |
Bir çocuğu atılmış olduğu yerden alıp kaldıran. (Bkz. Lakît) |
Mültezem |
Kâbe-i muazzamanın kapısı ile Hacer-ül-esved denilen mübârek siyah taş arasında kalan Kâbe duvarı. |
Multipl Skleroz |
Merkezi sinir sisteminin; beyin ve omurilikte dağınık demyelinizasyon (miyelinin harabiyeti) plaklarının husûlü ile ve çok sayıda belirtilerle karakterlenen, alevlenme ve iyileşme dönemleriyle uzunca ve müzmin bir seyir gösteren iltihabî bir hastalığı. Bu... |
Mümeyyiz |
Akıllı; faydalı ve zararlıyı birbirinden ayırabilen. |
Mümin |
Hak dine inanmış, müslüman. |
Mümin çok iyi bir tüccar olmalı |
* Müslümanlar bir vücut gibidir. Vücutta bulunan organların değeri aynıdır. Bu şundan üstün denmez. Mesela göz, burun, kulak, el, ayak. Bunların hepsi vücut içinde kıymetlidir. Vücuttan çıkınca hiçbir değeri kalmaz. Vücutta 30 trilyon hücre var. Bunların hepsi her bak... |
Mümin güler yüzlü olur! |
Üniversiteye kayıt yaptırmak için babamla birlikte gelmiştik. Kayıt işlemleri bittikten sonra kalacak yer ararken, bize verilen bir el ilanı hatırımıza geldi. İlanda yazılı adrese gitmeye karar verdik. “Bir bakalım, beğenirsek burada kalırsın” diyordu babam. Bir taksiye binerek ilanda yazılı olan adresi taksi... |
Mümin herkese acır |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
Mümin ve kâfir her ölü işitir |
Sual: Buhari ve diğer hadis kitaplarında ölülerin işittiğini
Resulullah bildiriyor, ama ona da inanmam, çünkü Kur’an ölü işitmez diyor.
İşte âyet: |
Mümin, mümin için rahmettir |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
Mümin, mümin kardeşinin aynasıdır |
Sual: Evliyanın kabirlerine giderek, Allahü teâlâdan bir dilekte
bulunurken, onları vesile etmek, vesile olmaları için onlara yalvarmak caiz
midir? |
Mümin, mümini gördüğü zaman |
* Kâbe-i muazzama ilk görüldüğü zaman, mümin ne dua ederse Allahü teâlâ kabul eder. Kâbe öyle... Müminin kalbi, Kâbe'den çok kıymetlidir. Nasıl Kâbe'yi ilk gördüğünüz zaman yapılan duayı, Allahü teâlâ reddetmeyip kabul ediyorsa, bir mümin bir müminle karşılaştığ... |
Mümine |
Hak dine inanmış, müslüman. |
Müminin tek gayesi vardır |
* Bir müminin tek gayesi vardır; son nefeste imanla ölmek. Bu gaileden başka
gaile edineni Allahü teâlâ hiçbir zaman gaileden kurtarmaz. Yağmur gibi üzerine
yağar. |
Müminler bir vücut gibidir |
Sual: Bosna’ya yardım için para toplanıyor. Yardımların yerine ulaşıp
ulaşmayacağını bilmiyoruz. Yardımlar yerine ulaşmazsa, yardım edenler mesul olur
mu? |
Müminler için dost ve şefaatçi var |
Sual: Şefaati inkâr edenlerin delilleri nedir? |
Mümît (El-Mümît) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Ölümü yaratan, ruh bulunan cisimden rûhu alan, öldüren. |
Mümkin-ül-Vücûd |
Var da olabilen, yok da olabilen. Allahü teâlâdan başka her şey, bütün âlem. |
Mümtaz |
İmtiyazlı, üstün tutulmuş, seçkin, seçilmiş. |
Mümtaze |
İmtiyazlı, seçkin. |
Mümtehine Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin altmışıncı sûresi. |