Sual: Bid’at ehliyle dostluk kurmakta mahzur var mı?
CEVAP
Bid’at ehliye arkadaşlık yapmak caiz değildir. İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki:
İyi biliniz ki, bid’at ehli ile konuşmak, kâfirle arkadaşlık etmekten, kat kat
daha fenadır. Bid’at ehlinden yılandan, canavardan kaçar gibi kaçmak gerekir.
(1/260)
Bid’at ehlinden başka herkese, dosta ve düşmana, Müslümana ve kâfire, daima
güler yüz, tatlı dil göstermelidir. Bid’at ehline ve münafıklara ve açıkça günah
işleyenlere tatlı dil ve güler yüz caiz olmadığı için, zaruret olmadıkça,
bunlarla karşılaşmamaya, görüşmemeye çalışmalı, görüşülürse, zaruret miktarını
aşmamalıdır. (Nikaye)
Bid’at ehli ile görüşmeyi yasaklayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
(Bid’at sahibine hürmet eden, İslamiyet’i yıkmaya yardım etmiş olur.)
[Taberani]
(Onlardan kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler.) [Müslim]
(Hasta olurlarsa, ziyaretlerine gitmeyin!) [Ebu Davud]
(Karşılaşınca, onlara selam vermeyin!) [İbni Mace]
(Onlarla birlikte bulunmayın, birlikte yiyip içmeyin!) [Ukayli]
(Onların cenazelerine gitmeyin, onlarla birlikte namaz kılmayın!) [İbni
Hibban]
(Onlar benden, ben de onlardan değilim. Onlarla cihad, kâfirlerle cihad
gibidir.) [Deylemi]
(Bir bid’at ehli öldüğünde İslam’da bir fetih vuku bulmuş gibi olur.)
[Hatib]
(Bir bid’at çıkaran, ölmeden önce mutlaka onun kötülüğüne maruz kalır.)
[Taberani]
(Bid’at ehlinden ilim öğrenmeye çalışmak, kıyamet alametlerindendir.)
[Taberani]
(Bid’at ehline şeytan çok ibadet yaptırır, onu çok ağlatır.) [Mektubat-ı
Masumiyye]
(Bid’at ehline sert davran! Allahü teâlâ, onlara düşmandır.) [İbni
Asakir]
(Kim bid’at ehlinden buğz ederek yüz çevirirse, Allahü teâlâ onun kalbini
korkulardan emin kılar ve imanla doldurur. Bid’at ehline sert muamele edeni de,
en büyük korku gününde emin kılar. Bid’at ehlini hakir ve zelil göreni de,
Cennette yüz derece yükseltir. Bid’at ehline selam veren veya onu sevindirici
şeyle karşılayan, Kur’an-ı kerimi küçümsemiş olur.) [Hatib]
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Hadis-i şerifte (Bid’at ehline, Allah için sert bakanın kalbini, Allahü teâlâ
imanla doldurur ve korkulardan emin kılar) buyurdu. Tasavvuf büyüklerinden
Fudayl bin Iyad, (Bid’at söyleyenleri ve yapanları sevenlerin ibadetlerini,
Allahü teâlâ kabul etmez ve kalblerinden imanlarını çıkarır. Bid’at ehlini
sevmeyenin ibadeti az olsa da, Allahü teâlânın bunu affetmesi umulur. Yolda
bid’at sahibine karşı gelirsen, yolunu değiştir) buyurdu. Süfyan bin Uyeyne de,
(Bid’at ehlinin cenazesinde bulunana cenazeden ayrılıncaya kadar, Allah gazap
eder) buyurdu. (Gunye)
Bid’at ehlinden böyle uzak durmanın sebebi bid’atin çok kötü bir iş olduğu
içindir; çünkü bid’at çıkaran dine ilave yapıyor, Allah adına, Resulü adına
hükümler koymuş oluyor. Allah’ın ve Resulünün koyduğu hükümleri beğenmemiş
oluyor. Kendi bozuk yolunu yaymaya çalışıyor. Her günahtan daha büyüğünü işlemiş
oluyor.
Kâfir ve bid’at sahibi
Sual: Mektubat-ı Rabbani’de, (Bid’at sahibi ile arkadaşlık etmek, kâfirle
arkadaşlık etmekten, daha fenadır) deniyor. Yani bid’at sahibi olmak, kâfir
olmaktan daha mı kötüdür?
CEVAP
Kâfir denmiyor, kâfir olmaktan daha kötü de denmiyor. Kâfirlerle arkadaşlık
etmekten daha kötü deniyor. Çünkü Müslüman, genelde kâfirin kötü olduğunu bilir,
ona inanmaz. Fakat bid’at sahibinin namaz kıldığını, dine uygun yaşamaya
çalıştığını görünce, ister istemez, kalbi ona meyledebilir. Bozuk sözlerinin,
bozuk itikadının tesiri altında kalabilir. Bu ise, onu felakete götürür. Çünkü
bid’at ehlinin namazı, orucu ve diğer ibadetleri kabul olmaz. Bid’at ehlinden
yılandan, aslandan kaçar gibi kaçmak gerekir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat
edin.) [Hakim]