Sual: İbadetler eksik veya yanlış olsa, Allahü teâlâ onu tam olarak
kabul eder mi?
CEVAP
Bir ibadet eksik veya yanlış yapılsa, Allahü teâlânın bir zararı, bir kaybı
olmaz, aksine tam doğru yapılsa bir kârı olmaz. Bunun için Allah’ın emrine
uyularak yapılan bir ibadet, eksik veya yanlış olsa da, Allahü teâlâ onu tam
olarak kabul eder. Emre uyulmadan eksiksiz yapılsa da o ibadet kabul olmaz.
Birkaç örnek verelim:
1- Kıbleyi bilmeyen kimse, araştırır, zannına göre karar verdiği yöne
doğru kılar. Sonradan yanlış olduğunu anlasa bile namazını iade etmez. Kıbleyi
bilmeyen kimse, bilene sormadan veya araştırmadan kıble yönüne doğru namaz
kılarsa, kıbleye rastlamış olsa bile namazı kabul olmaz. Demek ki, işin esası,
dinin emrine uymaktır.
2- Sabahın iki rekat farzını kılarken (İki mi, bir mi kıldım) diye şüphe
eden, bir rekat daha kılsa ve kıldığı üç rekat olsa, namazı sahih olur. Fakat
kasten üç rekat kılsa namazı sahih olmaz. Bir kimse de iki kıldım zannıyla bir
rekat kılsa, kıldığı namaz sahih olur. Cenab-ı Hak, "Niçin yanlış sandın" demez.
3- Şaban ayının 29 çektiği hesap ile kesin olarak bilinse, gerçekten de 29
olarak çekse, Ramazanın girişini tespit için hilal gözetlense, hilal doğduğu
hâlde, hava bulutlu olduğu için görülemese, Şaban 30 gün olarak kabul edilir.
Yine bunun gibi, Ramazan ayının 29 çektiği hesap ile kesin olarak bilinse,
gerçekte de 29 çekse, hava bulutlu olduğu için Ramazanın 29’unda hilal
görülmese, Ramazanı 30’a tamamlamak dinimizin emridir. Hadis-i şerifte,
(Hilâli görünce, oruç tutun, tekrar görünce orucu bırakın) buyuruldu.
4- Zekat verilebileceğini soruşturup anlayarak, zekatını verdikten sonra,
bunun zengin olduğu anlaşılsa, zararı olmaz. Yani kabul olur. Zekat verilecek
olan kimse, fakirler gibi ise yahut fakir olduğunu söyleyip, zekat istemiş ise,
bu kimsenin zekat almaya hakkı olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Buna
zekat verince, araştırarak vermiş sayılır.
5- Dinimiz, “helal olduğu kesin bilinenleri yiyin” demiyor, “Haram olduğu
bilinmeyenleri yiyin” der. Bilmediğimiz için yediğimiz haram olsa da günah
olmaz. Zehir yemek haram olduğu halde, Resulullah efendimiz, bilmediği için
Yahudinin zehirli yemeğini yedi, başka bir Yahudinin tereyağlı yemeğini
araştırmadan yedi. Bu yağ domuz yağı mı, koyun yağı mı, ekmeğin hamuru şarap ile
mi yoğruldu diye sormadı. Temiz mi diye sormadan müşrik kadının su kabından
abdest aldı. Eshab-ı kiram da, gayrı müslimlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki
pis, necis olan şeyleri yemek haramdır. Kâfirler ise ekseriya pis olur. Elleri,
kapları şaraplı olur. Hayvanı Besmelesiz keserler. Eshab-ı kiram, bunlara
rağmen, necis olduğunu kesin bilmedikleri için, vesvese etmez, et, peynir gibi
gıdaları alıp yerlerdi.
6- Yaş ayakla necis yerde yürünse, yer kuru ise ayaklar necis olmaz.
Elbisenin bir yerine necaset bulaşsa, burayı bulamayıp, zannettiği yeri yıkayan,
necaseti temizlemiş kabul edilir. Hatta namazdan sonra necasetli yer meydana
çıksa, bir kavle göre kıldığı namazı iade etmesi gerekmez.
Abdest aldıktan sonra, iç çamaşırında yaşlık görüp, idrar mı, su mu diye şüphe
eden, abdestten önce çamaşırına su serpmeli, sonra orada bir yaşlık gördüğü
zaman "Bu benim serptiğim su" demelidir. Hatta o yaşlık idrar bile olsa, idrar
olduğu kesin olarak bilinmediği için yıkamak gerekmez.
7- Cünübün yıkanması farz iken, su yoksa veya su varken kullanılması zararlı
ise teyemmüm edilir.