Sual: Dul bir kadının mahremleri yoksa hacca mahremsiz gidebilir
deniyor. Bir de hacda tavaf ederken kalabalıktan sıkışma oluyor, kadın erkek
birbirine dokunsa da, zaruret olduğu için haram olmaz deniyor. Ayrıca hacda
kadın yabancı erkeklerin yanında kollarını açarak abdest alabilir, necaset varsa
temizleyebilir, hacda günah olmaz diyorlar. Bunlar doğru mudur?
CEVAP
Hiç birisi doğru değildir. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir.
Hadis-i şerifte, (Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların
ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruldu. Haramdan kaçmanın sevabı,
farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Haram işleyerek farz yapılmaz. Farz
ile haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti
olunca, haram işlememek için farz tehir edilir. Üstünde çok necaset bulunan
kimse, avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse,
başka elbisesi de yoksa, o haliyle kılar, çıplak kılmaz. Sonra temiz elbise
bulsa, artık o namazı iade etmez. Hatta temizleme imkanı olsa; ama yanında
yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar. Çünkü başkalarının yanında avret
yerini açmak yasak, necaseti temizlemek ise emirdir. Emir ile yasak bir araya
gelince, yasağa uyulur. Yani avret yeri açılmaz. Bir emri yapmak, bir haramı
işlemeye sebep olursa, haram işlememek için, o emir terk edilir, yapılmaz.
Haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce geldiği gibi, mekruhtan kaçmak, sünneti
yapmaktan önce gelir. Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Birkaç örnek verelim:
1- Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Sabah sünnetini
kılmamış olan, sünneti kılarsa, cemaate yetişemeyeceğini anlarsa, sünneti
kılmaz, hemen imama uyar. Cemaate son oturuşta olsun yetişeceğini anlarsa,
sünneti caminin dışında, sofada [holde] çabuk kılar. Hol yoksa, içerde direk
arkasında kılar. Böyle yer yoksa sünneti kılmaz. Çünkü, cemaat ile kılınırken,
nafile kılmak mekruhtur. Mekruh işlememek için sünnet terk edilir.
2- Cemaatle namaz kılmak sünnettir. Takkesiz namaz kılmak mekruhtur. Takkesi
olmayan cemaate uymaz, takkeyi bulup yalnız kılması, takkesiz cemaatle
kılmasından evladır.
3- Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Taberani]
Ancak Yahudilere benzememek için, yalnız aşure günü oruç tutmak mekruh olur. 9.
ile 10. veya 10. ile 11 günü tutulursa mekruh olmaz.
4- Nevruz günü ve cumartesi günü tek gün oruç tutmak mekruhtur.
Savm-ı Davud orucu tutan, yani bir gün yiyip bir gün tutan kimse, orucu
Nevruza ve cumartesine de gelse o gün oruç tutması mekruh olmaz. Arefe günü oruç
tutmak müstehaptır. O gün Nevruza veya cumartesine isabet etse de, bugün
Arefe diye oruç tutan kimse, mekruh işlemiş olmaz. Nevruz diye, cumartesi
diye tutarsa mekruh olur, Arefe diye tutarsa mekruh olmaz. Demek ki
burada niyet önemlidir. Bunun gibi kadına benzemek için saç uzatmak, Budist’e
benzemek için saç kazıtmak, Kastro’ya benzemek için sakal bırakmak da mekruh
olur.
5- Bir işe sünnet ve mekruh denmişse, o işi yapmamak gerekir. Mesela
teşehhüdde parmak kaldırmak sünnet, mekruh, hatta haram bile denmiştir. O halde,
teşehhüdde parmak kaldırılmamalı.
Sual: (Takkesiz kimsenin, cemaatle namaz kılması mı evla, yoksa yalnız
başına takkeli mi kılması evladır?) sualine (Cemaatle namaz kılmak sünnettir.
Takkesiz namaz kılmak mekruhtur. Takkesi olmayan cemaate uymaz, takkeyi bulup
yalnız kılması, takkesiz cemaatle kılmasından evladır) deniyor. Bu yanlış değil
mi? Çünkü burada iki sünnet meselesi var, hangisi önemli ise o yapılmaz mı? Yani
cemaatle kılmak daha evla değil mi? 27 derece sevap daha fazla değil mi?
CEVAP
Bu konudaki kaideleri bildirelim:
(Bir sünnet ile bir mekruh çatışınca, yani sünnet işlemek için mekruh işlemek
zorunda kalınca sünneti bırakmak gerekir. Yani mekruhtan kaçmak, sünneti
yapmaktan önce gelir.)
(Bir farz ile bir haram çatışınca, yani farz işlemek için haram işlemek zorunda
kalınca farzı tehir etmek gerekir.)
Bir örnek verelim:
Bir kadına hac farz olsa, fakat yanında mahremi bulunmadan hacca gidemez.
Giderse hac borcu ödenir ama, işlediği günah, kazandığı sevaptan daha fazla
olur.
Emir ile yasakta da bir kaide vardır:
Üstünde namaza mani olacak kadar necaset bulunan kimse, temizlemesi mümkün
değilse, başka elbisesi de yoksa, öyle kılar, çıplak kılmaz. Hatta temizleme
imkanı olsa; fakat yanında yabancılar bulunsa, temizlemeden kılar. Çünkü
başkalarının yanında avret yerini açmak yasak edilmiştir. Necaseti temizlemek
ise emredilmiştir. Kaide şöyledir:
(Emir ile yasak bir araya gelince, yasaktan kaçılır. Çünkü, haramdan kaçmak,
farzı yapmaktan önce gelir.)
Yine önemli bir kaide de şudur:
(Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır.
Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur.)
Burada sanki ibadet etmek haramdan kaçmaktan önce geliyor sanılabilir. Ama öyle
değildir. Yine haramdan kaçmak önce gelmektedir.
Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
“Teberri etmedikçe, tevelli olmaz. Yani uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz. Farzları
herkes yapabilir; ama haramlardan herkes kaçamaz. Ancak salihler kaçar. İyi olan
da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah
adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez.”
Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur meselesine
gelince, haramların terkinde sadece tasdik yani bunlar haramdır diye inanmak ve
kaçınmak vardır, amel yoktur. Farzlar da ise tasdik ile beraber ameli de yapmak
vardır. Amel terk edildiği için günahı daha fazladır. Başka bir ifadeyle,
farzları yapmayan ameli terk ettiği için, haramları işlemekten daha büyük günaha
girer. Haram işi yapmayan mesela içki içmeyen; namaz kılmak, oruç tutmak, zekat
vermek gibi ameli gerektiren işleri yapmıyor. İçki içen sadece bir haram işlemiş
olur. Namaz kılmayan ise, çok ameli terk etmiştir. Bir namazda 12 farz var. Beş
vakit namazda 60 farz var. Günde 60 kere büyük günah işliyor namaz kılmayan.
Diğer farz ve günahlar da buna benzer.
O örnekte, cemaat sünnetini işlemek için takkesiz namaz kılmak yani mekruh
işlemek meselesi var. Cemaat sünnetini terk etmek mekruh olsa idi, iki mekruh
çatışacağı için, sizin dediğiniz doğru olurdu. Ancak, cemaatsiz, tek başına
namaz kılmak mekruh değildir. Burada cemaat sünneti ile takkesiz kılma mekruhu
çatışıyor. (Mekruh işlememek için sünnet terk edilir) kaidesi
uygulanıyor. O örnekte iki sünnet yok. Takkesiz kılmak mekruhtur, cemaate
katılmadan kılmak, yani tek başına kılmak mekruh değildir. Mekruh olsa idi, iki
mekruhtan hafif olan tercih edilirdi. Çünkü kaideler şöyledir:
(İki sünnet çatışınca, evla olan tercih edilir.)
(İki mekruh çatışınca, hafif mekruh olan tercih edilir.)
Mesela, mekruh vakitte ve abdest sıkıştırırken de namaz kılmak mekruhtur.
İkindi, abdest sıkışık vaziyette mekruh vakit girmeden kılınacak olsa, sıkışık
kılındığı için namaz mekruh olur. Abdest alıp kılınacak olunca mekruh vakit
girecekse, bu ikisi arasında daha hafif olan tercih edilir. Daha hafif olan ise,
ikindinin mekruh vakte kalmasıdır. Abdestin sıkışık olması, biraz daha kerihtir.
Onun için, namaz mekruh vakte de girse, sıkışık kılmamak için abdest alıp rahat
kılmalıdır. İki şerden birini yapmak zorunda kalan da hafif olanı yapar. Mecelle
kaidesi şöyledir:
(Ehveni şerreyn tercih olunur.)
Yani iki zararlı şeyden birini yapmak zorunda kalanın hafifini tercih etmesi
gerekir.