Sual: İmam-ı Rabbani, namaza dururken niyeti dil ile söylemek bid'at
der. Bid’ati hasene’yi kabul etmez. Şimdi, dil ile niyet eden bid’at mi işlemiş
oluyor? Bid’ati hasene diyen âlimler yanlış yolda mıdır?
CEVAP
Farklı ictihad rahmettir. Âlimin birisi bir meseleye bid’at öteki caiz,
hatta sünnet diyebilir. Fıkıhta böyle sayısız mesele vardır. Yani müctehidlerin
farklı ictihadları çoktur. İmameyne göre sünnet, imam-ı a’zama göre vacip
olanlar var. Mesela bugünkü ikindi namazının başlama vakti imameyne göre
bildirilmiştir. İmam-ı a’zama göre o vakitte ikindi kılınsa, vakti girmediği
için sahih olmaz. Bu mezhep içinde olduğu gibi mezhepler arasında da böyledir.
Mesela kurban kesmek, Hanefi’de vacip, diğer üç mezhepte sünnettir. Bayram
namazı kılmak da öyledir. Deniz haşaratı yediği için Şafiileri kötülemek caiz
olur mu? Şafii’de sünnet olan şey, Hanefi’de bid’attir. Mesela her farzdan sonra
âyet-el kürsi okumak Şafii’de sünnet, Hanefi’de bid’attir. [Hanefi’de farzdan
sonra değil, namaz bittikten sonra okumak sünnettir.] Farklı ictihadlardan
dolayı âlimler suçlanmaz.
Namazda niyetin kalb ile yapılması dört mezhepte de farzdır. Sadece dil ile
yapılması hiçbir mezhepte caiz değildir, kalbin de hazır olması lazımdır. Kalb
ile beraber dil ile söylemeye izin verilmiş, hatta müstehab olduğunu bildiren
âlimler de olmuştur. Namazda parmak kaldırmak da böyledir. Bid’at ve sünnet
diyen âlimler vardır. Bu durumda bizim gibi avam ne yapacaktır? Dinde eksik bir
şey bırakılmamıştır, bu da bildirilmiştir. Tercih erbabı âlimlerin, müftâbih
kavil olarak bildirdiklerine, yani onların seçtiği söze uyarız, mesele kalmaz.
Sünnet veya bid'at denilen bir şeyi yapmamak gerektiği, Berika, Hadika
ve İbni Abidin’de bildirilmektedir. Dinimizde çözülmemiş hiçbir mesele
yoktur.
İslam âlimleri, bid'ati, Bid'at-i hasene ve Bid'at-i seyyie diye
ikiye ayırmışlar, mektep, kitap gibi sonradan çıkanlara Bid'at-i hasene
demişlerdir. Hadika’da (Böyle bir bid'at, bir ibadetin yapılmasına
yardımcı olduğu için, dinimiz izin verir) buyuruldu. İmam-ı Rabbani hazretleri
ise, dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid'at kelimesini bulaştırmamak
ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş] demek gerektiğini bildirir. Sünnet, burada
yol, iş demektir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Hadis-i şerifte,
Sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülüyor, Sünnet-i seyyie [kötü çığır]
açanlar kötüleniyor. (Müslim)
İmam-ı Rabbani hazretleri, bid’at-i hasene’yi kabul etmiyor gibi göstermek
yanlıştır. O sadece verilen ismi uygun bulmuyor. Mesela bid’at için pislik
dense, iyi pislik, kötü pislik diye ayırmamalı diyor, madem yapılan iyi bir şey
ise ona sünnet-i hasene = iyi iş demeli, bid’at kelimesini güzel işlere
bulaştırmamalı buyuruyor.