Ailece müslüman olan sahabilerden.
Seddad bin Evs, Medineli ensardan idi. Müslüman bir aile ocağında yetişti. Yaşı
küçük olduğu için, Resulullah efendimizin gazalarına katılamadı. Ancak
Resulullah efendimizin huzurunda devamlı bulunarak yüksek derecelere ve ilimlere
kavuştu. Peygamber efendimizin vefatından sonra Şam’da, Filistin’de,
Beyt-ül-Mukaddes’te ve Humus’ta bulundu.
Uykum kaçıyor
Seddad bin Evs, eshabın faziletlilerindendir. Geniş bir bilgiye sahipti.
Devrinde, her ilimde kendisine müracaat edilirdi. Yumuşak huylu, açık sözlü,
hiddet zamanında gadabına hakim idi. İbadette ve Allahü teâlânın beğendiği
işlerde çok gayretliydi. Kalbi, Allahü teâlânın korkusu ile doluydu.
Yattığı zaman tefekküre dalardı. Allahü teâlânın rahmeti ile birlikte, azabını
da hatırlar, “Ya Rabbi! Cehennem ateşini düşündükçe uykum kaçıyor” derdi. Allahü
teâlânın emir ve yasaklarına uymakta çok titiz olup, bunları güler yüz, tatlı
dille insanlara anlatırdı.
Seddad hazretlerinin hususiyetlerinden biri de, ağzından, lüzumsuz ve olur olmaz
sözlerin çıkmamasıdır. O, riya ve gösterişten çok sakınırdı. Ebu Esas Sagani
şöyle anlatır:
“Sam Cami-i şerifine gitmiştim. Orada Seddad bin Evs hazretleri ile karşılaştım.
Bir yere gidecekti. Nereye gideceğini sordum. Hasta bir arkadaşını ziyaret
edeceğini söyledi. Ben de kendileriyle gelebileceğimi söyledim ve beraberce
gittik.
Oraya varınca, hastaya, durumunun nasıl olduğunu sordular. Hasta, nimet
içerisinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine, Seddad hazretleri şöyle buyurdu:
- Günahlarının affedildiğini sana müjdelerim. Çünkü, Peygamber efendimiz, (Allahü
teâlâ buyurur ki: “Mümin olan kullarımdan birini imtihan ettiğim zaman, o bu
imtihanı hamd ile karşılarsa, yatağından anasından doğduğu günkü gibi,
günahlarından temizlenmiş olarak kalkar) buyurdu."
Şirke düşecek mi?
Ubade bin Nesi naklediyor: Seddad bin Evs ağlarken görüldüğünde, ona niçin
ağladığı soruldu. Buyurdu ki:
- Resulullahtan duyduğum bir hadis-i şerifi hatırladım da, onun için ağlıyorum.
Resulullah efendimiz bu hadis-i şerifinde, “Ümmetim için, şirk ve gizli
şehvetten korkuyorum” buyurdu. O zaman ben, “ Ya Resulallah! Ümmetin senden
sonra şirke düşecek mi” diye sordum. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Evet, gerçi onlar, güneşe, ay’a ve puta tapmayacaklar, fakat işlerinde
riyakârlık yapacaklar, Allah için değil de, Ondan başkalarının rızası için
yapacaklar. Gizli şehvet ise şudur: Onlardan biri, oruç tutar, oruçlu olur,
sonra şehvete sebep olan bir şeyi görür ve orucunu terkedip bozar.)
Seddad bin Evs şöyle anlatır:
"Peygamberimiz ile beraber idik. Buyurdular ki:
- Yanımızda yabancı, Ehl-i kitap birisi var mı?
Biz de olmadığını bildirdik. Bunun üzerine kapının kapatılmasını emrettiler ve
buyurdular ki:
- Ellerinizi kaldırın, Lâ ilâhe illallah deyiniz!
Sizi müjdelerim!
Ellerimizi kaldırdık. Bu hâl bir müddet devam etti. Sonra mübarek ellerini
indirip, şöyle buyurdular:
- Sana hamd olsun ya Rabbi! Beni bu kelime ile gönderdin. Bana, onu emrettin.
Bana, onunla cenneti vâdettin. Vâdinde duran yalnız Sensin.
Peygamber efendimiz, bundan sonra buyurdular ki:
- Sizi müjdelerim! Allahü teâlâ sizi mağfiret buyurdu."
Bir gün Peygamber efendimiz Seddad’i sıkıntılı bir vaziyette görünce, buyurdular
ki:
- Ne oluyor ya Seddad?
- Ya Resulallah! Dünya bana dar geliyor.
Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:
- Üzülme, Şam feth olunacak, Kudüs feth olunacak. Sen ve senden sonraki
çocuklarından bir cemaat inşaallah orada bulunacak.
Seddad bin Evs riyadan, gösterişten çok sakınırdı. Derdi ki:
- Resulullahtan duydum. Buyurdu ki: “Kim riya ile namaz kılar, oruç tutar,
sadaka verirse, o, Allahü teâlâya ortak koşmuş olur.” Dünyaya ve nefse
aldanmaktan çok sakınır ve şu hadis-i şerifi okurdu:
(Akıllı kimse, kendini hesaba çekip, ölümden sonrası için çalışan kimsedir.
Aciz olan da, nefsine, arzu ve isteklerine tabi olur ve Allahü teâlâdan
olmayacak şeyler bekler.)
Gittiği yerlerde insanlara nasihat eder ve hadis-i şerifler okurdu. Bir
defasında şöyle demişti:
Ahiret adamları
Resulullahtan işittim buyurdu ki:
- Ey insanlar! Dünya, hazır bir metadır. Ondan, iyiler de kötüler de yer.
Ahiret, hak bir vaattir. Ahirette, her şeye kâdir olan Allahü teâlâ hükmeder.
Orada hak ne ise o olur. Batıl, hükümsüz kalır.
Ey İnsanlar! Sizler ahiret adamlarından, ahireti düşünüp, ona
hazırlananlardan olunuz! Dünya adamlarından, ahireti unutup dünyaya dalmışlardan
olmayınız!
Allahü teâlâdan korkarak, amel yapınız! Biliniz ki, amellerinize göre arz
olunursunuz. Allahü teâlâya mutlaka kavuşacaksınız. Kim, zerre miktarı hayır,
iyilik işlerse, onun karşılığını görür. Kim de zerre kadar şer, kötülük yaparsa,
onun karşılığını görür.
Seddad bin Evs, Peygamber efendimiz ve eshabın büyüklerinden hadis-i şerif
rivayet etmiştir. Oğulları Yala ve Muhammed ile başkaları da ondan hadis-i şerif
bildirmişlerdir. Fıkıh ilminde de çok ileri idi. Eshab-ı kiramın kadılarından
Ebüdderda buyurdu ki:
- Her ümmetin bir fakihi vardır. Bu ümmetin fakihi de Seddad bin Evs’dir.
Seddad 677 de, Kudüs’te vefat etti.