Hatice validemizle Peygamber efendimiz evlenecekleri zaman, Hazret-i Hatice,
bir şahsı gizlice Server-i kâinatın huzuruna şu haberle gönderdi:
(Bize, kendi şöhretli halinle, bir fakire varıp, zevceliği kabul ettin diye tan
ederler. Bir miktar çeyiz gönderseniz, az da olsa ben onu çoğaltıp, halka
gösteririm. Ayıplayanların ayıplaması def olur.)
Resulullah, mütefekkir ve mütereddid kalkıp, evden çıktı. Pazara geldi. Ebu
Bekri Sıddık uzaktan sevgili arkadaşının geldiğini görünce çok sevindi.
Efendimiz aleyhisselam doğru Ebu Bekri Sıddıkın dükkanına geldi. Ebu Bekri
Sıddık da karşılayıp, üzüntülü olduğunu görünce, (Ya Muhammed-ül-emin! Anam
babam sana feda olsun. Niçin üzüntülüsün?) dedi. Fahr-i âlem, (Ya Eba Bekir,
Hatice’ye çeyiz götürmem lazım) buyurdu. Ebu Bekri Sıddık, (Ya Muhammed-ül-emin!
Yetmiş devem, Şam’a ticarete gitmişti. Bugün salim ve ganimet ile geldiklerini
müjdelediler. Kerem edip, karşılayın. Hepsi senindir. Kervan başı olan şahsa
durumu bildirin. O kervanın başındaki şahsa, azat edeceğimi, yüz altın
vereceğimi, Ebu Bekrin bunu vaad etmiş olduğunu söyleyin) dedi.
Efendimiz aleyhisselam kervanın önüne geldi. O kervanbaşı şahsa durumu anlattı.
Sana nişan vereyim buyurduğunda, kervanbaşı, ben senden nişan istemem, ben ve
develer, sana fedadır diyerek, develeri Hatice-i kübranın sarayına doğru
sürdüler. Pazar ortasına gelince Ebu Bekri Sıddık bir kimse gönderip, develeri
getirip, bu aradan geçirsinler dedi. Getirdiler. Ya Muhammed-ül-emin, bir miktar
durun dedi. Hizmetçi gönderip, kendi evinden renkli ipekli kaftanlar getirtip,
her birini bir devenin yükü üzerine çekti ve (Muhammed-ül-emin’in kötüleyenleri,
haset edenleri, üzüntülü, gamlı olsunlar diye çeyizleri renkli ipekli kumaşlar
ile iletmeli) dedi.
O develeri, üzerlerinde ipekli-renkli kumaşlar ile örtülü olarak, Mekke-i
mükerremeyi dolaştırıp, Hatice validemizin evine ilettiler. (M. Ç. Güzin)
Eğer dost edinseydim
İmam-ı Begavi hazretleri, Mesabih’de diyor ki:
Resulullah buyurdu ki:
(Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekrin
iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını
verir. Ebu Bekrin malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda
vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim. Lakin bilmiş olun,
sizin sahibiniz, Allahü teâlânın dostudur.)
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
Ebu Bekir bizim seyyidimiz, hayırlımızdır ki, Allah Resulüne hepimizden daha
sevgilidir.