Bilal-i Habeşi müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir
büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin
etmişlerdi. Bir gün Bilal, o kiliseyi tenha buldu. İçeri girip, putların
yüzlerini kirletti. Acele ile dışarı çıkarken o hizmetçi köylü, Bilal ile
karşılaşıp, içeri girdi. Putları bu halde görünce, feryat ederek, kâfirlerin
oturdukları yere doğru varıp, Bilali şikayet etti. Putlarına yapılan durumu
bunlara bildirince, kâfirler Bilalin efendisi üzerine gittiler. Bir kölenin,
bizim putlarımıza böyle ihanet etmesi uygun mudur, elbette bu kölenin hakkından
gelmek gerektir dediler. Efendisi de, madem ki benim kölem böyle küstahlık yaptı,
size verdim. Ne yapmak isterseniz, öyle yapın dedi.
Onlar da Bilali aldılar. Sıcak kum üzerine çıplak olarak koyup, mübarek karnı
üzerine taş koydular. Sonra iki ellerini ve iki ayağını bağladılar. Dediler ki,
Muhammedin dininden dönmeyince seni bundan kurtarmayız. Bunun altında kalırsın.
Bilal-i Habeşi hazretleri bu taşın altında Ya Ehad ism-i şerifini
söylerdi. Allahü teâlânın hikmeti, Server-i Enbiya yoldan geçerken, Bilali bu
azabda hem de Ya Ehad ism-i şerifini söyler gördü. Resulullah efendimiz,
(Ya Ehad ism-i şerifi seni kurtarır) buyurdu. Ondan sonra, çok
üzülmüş olarak eve gitti. Hazret-i Ebu Bekir Resulullahın yanına gelmişti.
Resulullah, Bilalin ahvalini anlatıp, (Ya Eba Bekir, Bilali kâfir elinden,
sen kurtarırsın) buyurdu.
Zira Hazret-i Ebu Bekir daima kâfirlerin arasında yürür, Müslüman esir varsa,
hesapsız para verip, satın alırdı. Aldığı gibi, Hak teâlâ yoluna ve Habib-i
Ekrem aşkına azat ederdi.
Yine âdet-i şerifine binaen kâfirler arasına gitti. Konuşma esnasında, onlara
dedi ki, Bilale böyle azap etmekten size ne fayda vardır. Gelin bana satın.
Dediler ki, biz Bilali ağırlığınca akça da versen satmayız. Eğer Amir adındaki
kölen ile değiştirirsen olur.
Amir, Hazret-i Ebu Bekir sebebiyle çok mal edinmişti. Metaından, davarından
gayri nakit onbin akçası vardı. Hazret-i Ebu Bekir derdi ki, ya Amir! Müslüman
ol, bütün mal ile azat ol. Yanımda, kardeşim olasın. Melun razı olmayıp, İslam
dinini kabul etmezdi. Müslüman olmadığı için, Hazret-i Ebu Bekir de, huzursuz
olup, azat etmezdi.
Kâfirler dediler ki, kölen Amir ile Bilali değişiriz. Hazret-i Ebu Bekir’e gayet
hoş gelip, sevindiğinden, Amiri, bütün malı ve davarı ile, Bilal için size
verdim, deyince, kâfirler de, Ebu Bekir’i aldattık. Bu kadar mal ve Amir gibi
köle aldık diye sevindiler.
Bilal için olanlardan melunların haberleri yok idi. Yoksa Hazret-i Ebu Bekir’in
bütün malını isterlerdi. O da Allah hakkı için acımayıp, sadece Resulullahın
emri yerine gelsin diye, verirdi. Ondan sonra Hazret-i Ebu Bekir, Bilal
hazretlerini, evvela taşın altından kurtardı, elini eline alıp, Resulullahın
huzuruna getirip buyurdu ki, ya Resulallah, Bilali Allahü teâlâ aşkına bugün
azat ettim. Resulullah efendimiz çok sevinip, Hazret-i Ebu Bekir’e dua etti.
(M. Ç. Güzin)