Sual: Ölünce herkesin amel defterinin kapanacağı söyleniyor. Ülkede
çok iyilik veya çok kötülük etmiş kimseler vardır. Bunların da amel defterleri
kapanır mı?
CEVAP
Ölünce amel defterleri kapanır. Fakat iyi veya kötü işte önderlik edenlerin
amel defterleri kapanmaz.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin
sevabı verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiçbir şey
eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel
edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey
eksilmez.) [Müslim]
(Hayra delalet eden [yol gösteren, önderlik eden], onu yapan gibidir.)
[Ebu Ya’la]
(Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı, amel
defterine yazılmaya devam eder. Bunlar, sadaka-i cariyelerinin, faydalı
kitaplarının ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua ve istiğfarların
sevaplarıdır.) [Ebuşşeyh]
[Sadaka-i cariye, cami, çeşme yol gibi, insanlara faydası dokunan, faydalı
işlerdir.]
Hiç kimse, işlediği kötülüğün günahını başkasına veremez. Fakat mümin
ibadetlerinin sevabını başkasına hediye edebilir. Kendi sevabından da hiç
eksilme olmaz. (Hidaye)
Günaha ortaklık
Bir kimse, yardım ettiği yerlere, okuduğu gazeteye dikkat etmelidir. Para
vererek aldığı gazete, iyi ise, o gazetenin iyiliğine ortak olur. Kötü ise,
vebali vardır, kötülüğe ortak olmuş olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her iyilik bir hazinedir. Her hazinenin anahtarı vardır. İyiliği açan,
kötülüğü kilitleyen bir anahtara sahip olana müjdeler olsun! Kötülüğü açan,
iyiliği kilitleyen bir anahtarı olana da yazıklar olsun!) [İbni Mace]
(İyi işe vesile olan, hayatında ve öldükten sonra da o işi yapanlar kadar sevap
kazanır. Kötü işe ön ayak olana da, bu iş terk edilinceye kadar, bunun günahı
yazılır.) [Taberani]
(Zulmen öldürülen her kişinin günahından Âdem’in ilk oğlunun [Kabilin] de
bir payı vardır. Adam öldürmeye ilk defa o sebep olmuştur.) [Taberani]
Şu halde, günah olan işlere yardımcı olmak, o günaha ortak olmak demektir.
İnsanlığın dünya ve ahiret saadeti için çalışanlara yardımcı olmak da, onların
sevaplarına ortak olmak demektir.
Hayırlı iş
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse,
kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali
çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler
yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan
kötülerin yanında çalışır.) [Deylemi]
İyi veya kötü çığır açmak
Sual: Bir evladın sevapları ana-babasına da yazılıyormuş. Günahları da
yazılır mı? Kabil’in işlediği günahlardan babası Âdem aleyhisselama da yazılır
mı?
CEVAP
Hadis-i şerifte (Bir Müslümanın evladı, ibadet edince, kazandığı sevap
kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna günah öğretirse, bu çocuk ne
kadar günah işlerse, babasına da o kadar günah yazılır) buyuruldu. Günah
öğretmeyen Hazret-i Âdem'e, kardeşini öldüren Kabil’in günahı yazılmaz.
Günahkârların günahları, başkasına da yazılmaz. Hadis-i şerifte, (Hiç kimse
diğerinin günahını çekmez) buyuruldu. (Hakim)
Kur'an-ı kerimde aynı manada çok âyet vardır:
(Hiçbir günahkâr, diğerinin günahını çekmez.) [Enam 164]
İnsanları sapıtanlar, sapıklıkta önder olanlar, kendi günahlarını yüklendikleri
gibi o kimselerin günahlarını da yüklenirler. (Nahl 25-Beydavi)
Bir kimse, bir iyiliği yapmaya gücü yetmiyorsa, o iyiliğin yapılmasına sebep
olursa, o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan] o hayrı yapan gibi
sevaba kavuşur.) [Beyheki]
Müminlerin ihlasla yaptıkları iyi işlerin sevapları kıyamete kadar onların amel
defterlerine yazılır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin öldükten sonra, 7 amelinin sevabı kabrinde de kendisine yazılır.
Bunlar: 1- İlim öğretmek, 2- Çeşme yapmak, 3- Su kuyusu kazmak, 4- Hurma ağacı
dikmek, 5- Cami yaptırmak, 6- Mushaf bırakmak, 7- Ölümden sonra kendine istiğfar
edecek salih evlat bırakmak.) [Ebu Davud]
Sual: Küçük çocukların ibadetlerinin sevapları ana-babasına da verilir
mi?
CEVAP
Çocuğun yaptığı iyiliklerin sevabı kendisinedir. Ana-babasına, öğretme ve
yaptırma sevabı verilir. (Bezzâziyye)
Şahısların sünneti
Sual: "Yalnız Peygamberin sünneti olur. Âlimlerin sünneti olmaz" deniyor.
Mesela, Hazret-i Ömer’in sünneti denir mi?
CEVAP
Sünnet, yol, çığır demektir. (Sünnetullah), Allah’ın sünneti, Allah’ın yolu
demektir. (Sünnet-i Resulullah), Resulullahın sünneti, Resulullahın yolu
demektir. Resulullahın yolu, Allahü teâlânın yolundan ayrı olmadığı halde,
Resulullahın sünneti dendiği gibi, Peygamber efendimizin yolundan ayrı olmayan
her sahabinin de sünneti olur. (Hazret-i Ömer’in sünneti), (Hazret-i Ali’nin
sünneti) demek caiz ve gerekir. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sünnetime ve Hulefa-i Raşidinin sünnetine sımsıkı sarılın!) [Ebu Davud]
Hazret-i Ömer, hulefa-i Raşidindendir. Bu hadis-i şerife uyarak (Hazret-i
Ömer’in sünneti) denir. Hazret-i Ömer’in sünneti dendiği gibi, İmam-ı a'zam
hazretlerinin sünneti veya (falanca âlimin sünneti) demekte de mahzur yoktur.
Hatta bid'at ehlinin sünneti de (yolu, çığırı da) olur.
Hidayete sebep olan Cennetliktir
Hidayette olmak ve insanları hidayete davetin önemi büyüktür. Emr-i maruf ve
nehy-i münker farzdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İman edip iyi işler yapan, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç, insanlar
zarardadır.) [Asr 2,3]
(Sizin içinizde, insanları hayra, [edille-i şeriyyeye = dört delile uymaya]
davet eden ve iyiliği emredip kötülükten [Dört delile muhalefetten] men
eden bir cemaat bulunsun. İşte Onlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Al-i İmran
104]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Tahsilsiz ilme, rehbersiz hidayete kavuşmak isteyen, boş şeylerden yüz
çevirsin!) [İ. Gazali]
(İbadetlerini ihlas ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet
yıldızlarıdır.) [Ebu Nuaym]
(İmamlar [önderler] hadi ve mehdi olduğu sürece, insanlar dal ve mudil
olsa da asla helak olmaz.) [Hatib] (Hadi = doğru yolu bulmuş,
hidayete ermiş, Hidayet yolunu gösteren, mürşid, Mehdi = hidayete vesile
olan, hidayete getiren. Dâl = sapık, mudil = saptıran)
(Esselamü ala menittebeal hüda = Hidayete uyana, hak yolda olana selam olsun.)
[Nesai]
(Ya Rabbi, bizi hidayetten sonra, başkalarının hidayetine vesile olanlardan
eyle.) [Buhari]
İnsan yaratılışta; hidayet ve dalalet olmak üzere iki taraflıdır. Ona hidayeti
tanıtmak için bir rehbere veya bir üstadın kitabına ihtiyaç vardır. Hidayet çok
kıymetli olduğu gibi, hidayete sebep olmak da çok kıymetlidir. Hadis-i
şeriflerde buyuruluyor ki:
(Senin vasıtanla Allahü teâlânın bir kişiye hidayet vermesi, senin için
üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.) [Taberani]
(Bir kâfirin hidayetine sebep olmak, kızıl develere malik olmaktan iyidir.)
[Buhari, İ. Ahmed]
(Bir insanın hidayetine sebep olan [Onu ehl-i sünnet yapan] muhakkak
Cennete girer.) [Buhari]
(Bir Müslüman, arkadaşına, hidayetini arttıracak veya onu tehlikeden kurtaracak
hikmetli bir sözden daha iyi bir hediye veremez.) [Ebu Ya’la]
(Kim, hidayete [Ehl-i sünnete] davet ederse, o yola girenlerin bütün
sevapları ona da yazılır, diğerlerinin ecrinden bir şey eksilmez. Kim de,
sapıklığa davet ederse, o yola girenlerin günahları, ona da verilir, o kötü
yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Tirmizi]
(Haktan bâtılı veya hidayetten dalaleti red gayesi ile, ilim öğrenmek için yola
çıkan kimse, kırk yıl ibadet eden bir abid gibi ecir alır.) [Deylemi]
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını başkalarına vermek de, hidayete sebep olmak
gibi sevaptır. Hatta kitabı alan, o kitapla amel etmemiş olsa, dalalette kalsa
bile, kitabı veren niyetine göre onu hidayete kavuşturmuş gibi sevap alır. Çünkü
hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Hayrın yolunu gösteren onu işleyen gibidir.) [Ebu Davud, Tirmizi]
(Emr-i maruf ve nehy-i münker ederken ölen şehiddir.) [İ. Asakir]
(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda cihada verilen sevaba göre, deniz
yanında bir damla su gibidir. Cihad sevabı da, emr-i maruf ve nehy-i anilmünker
[dinin emir ve yasaklarını öğretme] sevabı yanında, denize nispetle bir
damla su gibidir.) [Deylemi]
Yol gösteren yapan gibidir
Sual: Kur’an-ı kerimde iyi işe aracılık edene bir pay verileceği
bildiriliyor. Bu bir pay ne kadardır?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İyi ve kötü işe aracılık eden ondan bir pay alır. Allah her şeyin
karşılığını verir.) [Nisa 85]
(Allah, zerre kadar iyiliğin sevabını da kat kat artırır ve ayrıca
büyük mükafat verir.) [Nisa 40]
(Bir iyilik yapana on misli verilir; bir kötülük ise misli ile cezalandırılır;
hiç kimseye haksızlık yapılmaz.) [Enam 160]
Peygamber efendimizin bu konudaki hadis-i şeriflerinden bazıları şöyledir:
(Hayra delalet edene [yol gösterene], o hayrı işleyen kadar sevap
verilir.) [Buhari]
(Hayra delalet eden onu yapan gibidir.) [Ebu Ya’la]
(Kötülüğe delalet eden onu yapan gibidir.) [Deylemi]
(Doğuda biri öldürülür de, batıda olan buna razı olursa, öldürme günahına ortak
olur.) [İ. Gazali]
(Dua edenle âmin diyen, Kur’an okuyanla dinleyen, hoca ile talebe sevapta
ortaktır.) [Deylemi]
(Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı
verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiçbir şey
eksilmez. Kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel edenlerin
günahı verilir, o yolda gidenlerin günahından da bir şey eksilmez.) [Müslim]
Bu hadis-i şeriflerden, iyi veya kötü bir işe aracılık edene, o işi yapan kadar
sevap veya günah verileceği anlaşılmaktadır. Ancak aynı iyiliği yapan aynı
sevaba kavuşamaz. İnsanların durumlarına göre de değişir. İhlasına ve imanının
kuvvetine göre değişir. Gençlikte veya ihtiyarlıkta, rahat veya sıkıntılı
durumlarda daha az veya daha çok sevap alır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, eshabımdan birinin bir avuç
kadar arpa sadakasının sevabına kavuşamaz.) [Buhari]
(Fitne zamanında yapılan ibadet, benim yanıma hicret etmek gibi çok sevaptır.)
[Müslim]
(Fitne fesat yayıldığı zaman, sünnetime yapışana yüz şehid sevabı verilir!)
[Hakim] (Çünkü fitne fesat zamanında İslamiyet’e uymak, kâfirlerle savaşmak gibi
güç olacaktır.)
(Rabbiniz, rahimdir. Bir iyilik yapmak isteyip de yapamayana, bir sevap verir.
Yapana, on mislinden 700 misli veya daha fazla sevap verir. Kötülük yapmak
isteyip de yapmayana bir sevap, yaparsa bir günah yazar, dilerse onu affeder.)
[Taberani]
Demek ki iyilik yapana veya iyiliğe aracı olana ondan yedi yüze kadar, hatta
duruma göre daha çok sevap veriliyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor
ki:.
Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda, İslamiyet’in bir emrini
yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur.
[Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin
sevabı o kadar çoktur ki, ancak Allahü teâlâ bilir.] Çünkü, engeller karşısında,
ibadeti yapmak güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere
çıkarır. Engel olmayarak, kolay yapılan ibadetler, aşağıda kalır. Bunun içindir
ki, insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü
insan, engeller arasında ibadet ediyor. Melekler ise, engel olmadan emre itaat
ediyor. Savaşta, askerin kıymeti artar ve savaşırken ufak bir hizmetleri, barış
zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. (3/35)
İlim öğrenmek ve öğretmek
Sual: Ehl-i sünnete uygun bir din kitabını başkasına hediye edince bize de
sevap olur mu?
CEVAP
Evet çok sevap olur. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir kimse amel etmese de, ilimden bir mesele öğrenirse, bin rekat
[nafile] namazdan efdal olur. Eğer öğrendiği ilim ile amel eder veya bunu
başkasına öğretirse hem bunun sevabını alır, hem de kıyamete kadar onunla amel
edenlerin sevabını alır.) [Hatib]
(Din kardeşine, öğretilecek ilimden daha faziletli olan sadaka yoktur.)
[İbni Neccar]
(En üstün sadaka, ilim öğrenmek, sonra da onu başkasına öğretmektir.)
[İbni Mace]
Muteber bir kitap vermek de o ilmi başkasına öğretmek olur. İyiliğe vesile olan
o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır. Bunun aksi de, yani bozuk bir kitabı
başkasına verip onun itikadını da bozmak çok veballidir. Bu sefer günaha ortak
olur.
İki kat azap
Sual: Araf suresinde, (İki kat azap veriliyor) deniyor. Niye normal
ceza değil de iki kat?
CEVAP
Tefsirlerde iki kat azaptan maksat şöyle bildiriliyor:
Hem kendi küfürlerinden dolayı, hem de başkalarını saptırdıklarından dolayı iki
kat azap veriliyor. Onlara uyanlar da hem kâfir olduklarından, hem de sapık bir
lideri körü körüne taklit ettiklerinden dolayı iki kat azaba maruz
kalacaklardır. (Beydavi)