Sual: Tevazu sahibi olmakla tevazu göstermek aynı mıdır?
CEVAP
Tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır. Tevazu sahibi övülmüş,
tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, (Tevazu
göstermeye çalışmak da kibirdir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden tevazu
göstermeye çalışır. Gerçek tevazu ehli, kendinde bir varlık hissetmez ki, tevazu
göstermeye çalışsın. Onun tevazuu tabiidir, yapmacık değildir) buyuruyor. Bazısı
da, (Bu günahkâr, bu fakir) diyerek kendinin tevazu ehli olduğunu göstermeye
çalışır. Bir günahını söyleyince hemen kızar. O zaman sözünde yapmacık olduğu
anlaşılır. Din büyükleri de "bu fakir" diye kullanırlar. Fakat bunlar böyle
sözlerinde samimidir.
Bu fakir ne demektir?
Sual: İslam âlimleri kitaplarında kendilerinden “bu fakir” diye
bahsediyorlar. Buradaki fakir ne demektir? Biz de bu fakir diye konuşabilir
miyiz?
CEVAP
Fakir, muhtaç demektir. Peygamber efendimizin Allahü teâlâdan istediği ve
övündüğü fakirlik, her zaman, her işte, Allahü teâlâya muhtaç olduğunu
bilmektir. Abdullah Dehlevi hazretleri, (Tasavvufta fakir, muradı
olmayan, yani Allahü teâlânın rızasından başka dileği olmayan demektir)
buyuruyor. (Dürr-ül-mearif)
Tasavvufta fakir, nafaka olmayınca, sabır ve kanaat eder. Allahü teâlânın
fiilinden ve iradesinden razı olur. Allahü teâlâ emrettiği için rızık kazanmaya
çalışır. Çalışırken, ibadetlerini terk etmez ve haram işlemez. Kazanırken de,
kazandığını sarf ederken de, İslamiyet’e uyar. Böyle kimseye zenginlik de,
fakirlik de faydalı olur. Dünya ve ahiret saadetine kavuşmasına sebep olur.
Fakat nefsine uyarak, sabır ve kanaat etmeyen kimse, Allahü teâlânın kaza ve
kaderine razı olmaz. Fakir olunca, az verdin diye itiraz eder. Zengin olursa
doymaz, daha ister. Kazandığını haramlara sarf eder. Zenginliği de, fakirliği
de, dünyada ve ahirette felaketine sebep olur. (İslam Ahlakı)
Bizim de bu fakir diyebilmemiz için, yüksek dereceye kavuşmamız
gerekir. Yoksa çok yapmacık olur, sırıtır, işin ehli bize güler. Tevazu
göstereceğiz derken kibirli olduğumuz meydana çıkar.
Bendeniz demek
Sual: Bazıları, bu günahkâr, bu âciz, bu naçiz, bu fakir, bendeniz,
köleniz gibi ifadelerle tevazu gösteriyorlar. Gerçek tevazu sahibi olmayanın
böyle söylemesi uygun mudur?
CEVAP
Samimi söylüyorsa hepsi uygundur. Bendeniz, köleniz demektir. Köle, emredilen
işleri hiç yüksünmeden yapar. Böyle tevazu sahibi olan kimsenin, öyle demesi çok
güzel olur. Eğer emredilen işi yapması zor geliyorsa, bunu laf olsun diye
söylediği, yapmacık, hatta kibir alameti olduğu anlaşılır; çünkü Cüneyd-i
Bağdadi hazretleri, (Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir; çünkü kendinde
bir varlık hisseden tevazu göstermeye çalışır. Gerçek tevazu ehli, kendinde bir
varlık hissetmez ki, tevazu göstermeye çalışsın. Onun tevazuu tabiidir, yapmacık
değildir) buyuruyor.
Kibirdendir yapmacık tevazu göstermek,
Bu âciz, bu günahkâr diye kendini yermek!
Ben veya biz demek
Sual: Ben diye konuşmak uygun mudur?
CEVAP
Genel olarak, ben demek kibirden kaynaklanır. Mesela şu işi ben yaptım, bunu
ancak ben yaparım gibi. Kendinde bir varlık hissederek, ben anlamında biz demek
daha kötüdür. Mesela, biz adamın ciğerini sökeriz demek gibi. Şu halde ben ve
biz kelimelerini, hiç kullanmamak değil, yerli yerinde kullanmak önemlidir.