Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ahirete giden yolda şu dört şey lazımdır:
1- İtikad ve amel: Bunun için, kendisine lazım olan ilmi öğrenip tatbik
etmek lazımdır. Bu ilim, yolcuya yön verir, idare eder.
2- Zikir: Bu, yolcuya tenhada arkadaşlık eder ve zikir yardımıyla
yalnızlık çekmez.
3- Takva ve vera: Yolcunun haram ve şüphelilerden sakınması ve dünyaya
düşkün olmaması lazımdır. Bu, uygun olmayan düşünce ve başka şeylerin kendisini
meşgul etmemesine sebep olur.
4- Yakîn: Bu da, yolcuyu gideceği yere kadar götürür. [Yakîn, sağlam ve
kesin inanış demektir.]
İşte, ömründe bu dört şeyden ayrılmayan, saadete kavuşur.
Bedbahtlığın, zarar ve ziyan içinde olmanın en açık alameti, Allah yolunda her
gün ilerleyememektir.
Malı seviyorsan, yerine sarf et de, sana sonsuz arkadaş olsun! Eğer sevmiyorsan,
ye de, yok olsun.
Allahü teâlâ, kendi rızasını isteyenlerin yardımcısıdır.
Üç kısım ilim vardır:
1- Tevbe ilmi: Bu ilmi seçilmişler, büyük zatlar, avam ve diğerleri kabul
ettiler.
2- Tevekkül ilmi: Bu ilmi, seçilmişler kabul etti; ama avam kabul etmekte
sıkıntı çekti.
3- Hakikat ilmi: Bu ilimse, insanların ilim, akıl ve anlayış
seviyelerinin üstünde olduğu için, çok kimse anlayamadı.
Allahü teâlânın azabına müstahak olanlar, her an gaflette bulunanlardır. Bunlar,
başlarına gelmesi muhtemel olan korkunç azaptan gafil oldukları için,
kendilerini emniyette ve rahat hissederler. Her zaman uyanık olan kalblerse, her
an korku ve hüzünle dolu olurlar. Devamlı, ahiret için hazırlık yaparlar.
Dolayısıyla, bu kimseler, cezaya müstahak değildir.
Bizi Allahü teâlâdan uzaklaştıran her şey, dünya demektir. Bizi Rabbimizden
başka bir şeyle meşgul eden her şey de fitnedir. Bu kısa ömrü, Allahü teâlâdan
uzaklaştıran şeylere yaklaşmakla geçiren, Ondan başka şeylerle meşgul olan
kimse, ahiretini harap etmiş olur. Bu da, akıl sahiplerinin yapacağı şey
değildir.
Sıdk ve muhabbetin alameti, ahde vefadır.
Nefsimiz bizi uygun olmayan şeylerle meşgul etmeden önce, biz nefsimizi hayırlı
şeylerle meşgul etmeliyiz.
Hak teâlâya yakın olmayı [Onun sevgi ve rızasını kazanmayı] istememek ve
düşünmemek, cinayettir.
Kişinin, sözü amelinden çok olursa, noksanlıktır. Ameli sözünden fazla
olursa, kemaldir.
Ümitsizlik, küfre açılan bir kapıdır. Allahü teâlânın rahmetinden ümidini
kesmek, küfürdür.