* Başarının sırrı emre itaattir. Kibirli olmayın, tevbekâr olun, emre itaat
edin.
* Her müslüman tüccardır, ancak bugünün yani dünyanın değil, yarının yani
ahiretin tüccarıdır. Müslüman olup, dünya ve ahiret saadetinin sermayesini ele
geçirmiştir. Ancak, ticarette gaye kâr etmektir, iflas edene akıllı tüccar denir
mi? Fıkıh bilmeyen, İslam ahlakına, kul hakkına riayet etmeyen iflas etmekten
kurtulabilir mi?
* Liderlik vermek sanatıdır. Almak değil.
* Evliyaların zahirleri onları tanımayanlara zehirdir. Tanıyanlara rahmettir.
* Büyükler her hatayı affeder. Fakat haini affetmez. Hain, ettiği hizmetleri
sırf kendinden bilendir.
* İnsanları sonsuz saadete kavuşturmak için yani müslüman olup imanla
ölmelerine vesile olmaya çalışmak en iyi iştir.
* Doğruyu, ehl-i sünnet itikadını anlatmalı, yanlış çoktur. Yanlışlarla herkesin
kafasını karıştırmamalı.
* Dünyanın kıymeti dünya kadar, ahiretin kıymeti ahiret kadardır. Dünya gıdası
bilinen gıdalardır. Ahiretin gıdası dini ilimdir. Ahiretin kıymetinin yanında
dünyanın kıymeti sivrisineğin kanadı kadar değildir. Dünya hep altın olsa bile
geçicidir, ahiret ise devamlıdır, sonsuzdur. Yollar ikiye ayrılır. İman küfür,
günah sevap, iyi kötü, dünya ahiret vs. Siz ahireti ve orada işinize yarayacak
olanı tercih edin.
* Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarını okuyun, kitap okumak insanın
şerefini artırır.
* Allahü teâlâ nefsi yarattığı zaman (Sen kimsin, ben kimim?) buyurunca, (Ene
ene, ente ente = Ben benim, Sen sensin) demiş. Üç bin yıl. Ateşe atılmış, bin
yıl orda kalmış, çıkınca cevabı yine aynı. Soğuk Cehenneme atılmış, bin yıl da
orda kalmış, çıkınca cevabı yine aynı. Bin yıl aç bırakılınca, sonunda kerhen (Sen
benim Rabbimsin, ben senin aciz bir yaratığınım) demiş. Bu tehlikeli ve
Allahü teâlâya düşman olan mahluk içimizde. Dine imana inanmaz, gıdası
haramlardır. Allahü teâlâ onu böyle yaratmıştır. (Nefsine düşmanlık et, çünkü
o benim düşmanımdır) buyurmuştur. İslamiyet’in her hükmünde nefsi kırma payı
vardır. Emir ve yasaklar, onu kontrol altına almak içindir. İnsanların
çektikleri sıkıntıların sebebi nefsi tanımamaları, bunun isteklerini kendi
isteği zannetmeleridir.
* Günah işlemek nefse tatlı gelir. Bütün bid’atler, günahlar, Allahü teâlânın
düşmanı olan nefsi besler, kuvvetlendirir. Her günahın işlenmesi nefsi
kuvvetlendirir. Nefs, insanın en büyük düşmanıdır. İnsanın imanını yok etmek
ister. Bundan zevk alır. Bu bakımdan nefsi iyi tanımak, hilelerini bilmek
gerekir. Bir hadis-i şerif meali: (Nefsini tanıyan Rabbini tanır.)
[Deylemi]
* Nefsi zayıflatacak birinci ilaç, İslamiyet'e uymaktır. Haramların hepsi, dünya
malına, mevkisine, zevklerine düşkün olmak, nefsin gıdasıdır. Onu besler,
kuvvetlendirirler. Nefs kuvvetlenince, bütün iyiliklerin, güzel ahlakın ve
medeniyetin kaynağı olan İslamiyet'e saldırır. Din ile, iman ile, Allahü
teâlânın emirleri ile alay eder. Çünkü nefsimiz Allah’ın düşmanıdır.
Allahü teâlâ buyurdu ki: (Nefsine düşmanlık ederek bana dost ol!)
* İnsandan en son çıkacak huy, baş olmak, emretmektir. Hanımına emredemezse
sokaktakilere olmazsa hayvanlara emretmek ister. İnsana en zor gelen peki
demektir. Hep hayır demek ister. Baş olma huyu, can çıktıktan sonra çıkar.
* Allahü teâlâ kendisine karşı yapılan günahları isyanları tevbe edilince
affediyor. Ama Habibine karşı, yapılan isyan ve günahları affetmiyor. Peygamber
efendimiz celis-i ilâhidir. Vârisleri de öyledir. Onlar celis-i ilâhidir. Onları
üzmek çok kötüdür. Sakınmak lazımdır.
* İki şeyden çok korkmalı:
1- İmansız gitmekten.
2- Büyüklerin nazarından düşmekten. Büyüklerin nazarından düşmek yedi kat gökten
yedi kat yerin dibine düşmekten beterdir.
* Ölüden ve diriden istifade edebilmek için inanmak ve sevmek lazımdır.