Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İstiğfar etmek çok kıymetlidir. Beladan, kazadan muhafaza eder. Vasıtaya
binince, mutlaka üç kere istiğfar duası ile (Bismillahillezi…) diye
başlayan duayı okumalıdır. Manası, ya Rabbi, yerde ve gökte sana sığınırım
demektir. Bunları okuyunca, yerde ve gökte kazadan beladan korunulur.
Âyetel kürsiyi okumak da iyidir. Ayrıca Hud suresinin 41. âyet-i kerimesini
okuyanın da kazadan emin olacağı hadis-i şerifle bildirilmiştir.
Kur’an-ı kerim öyle bir kitab-ı ilahidir ki, onun her harfinde yüz bin derde,
yüz bin şifa vardır. İlaçların bir kısmının etkisi kesindir, bir kısmınınki ise
zannidir. Yani bir kısmı mutlak şifadır, bir kısmı ise, şifa olabilir de,
olmayabilir de. Kur’an-ı kerim ise, kesin şifadır. Bir âyet-i kerime meali
şöyledir:
(O Kur’an, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.) [Fussilet 44]
Bir Fatiha üç İhlâs
Bir yaşlı teyze, 12 imamdan birisine gelir, (Ya imam, kızımı çok özledim, öleli
çok oldu, rüyamda göremiyorum, himmet etseniz de görsem) der ve o gece kızını
rüyasında çok feci bir şekilde azap içinde görür.
Kızı, kendisiyle birlikte orada bulunan 570 kişinin de çok acı azap çektiğini
söyler.
Ertesi gün yaşlı teyze olanları imama anlatıyor, keşke görmez olaydım der.
Aynı gece hazret-i imam, rüyasında o yaşlı kadının kızını Cennetlik olarak görür.
Şaşkın halde bakarken kız, der ki, bugün buradan geçen salih bir kişi bütün
mezardakilerin ruhlarına bir Fatiha, üç İhlâs okudu. Allahü teâlâ hepimizi
affetti.
Ancak sıra geldi
Mübarek bir zat da talebelerine ders verirken, kitap bitmeden vefat eder.
Talebeler başka bir hoca ararlar. Bir hoca bulurlar, dersimize devam ettirir
misiniz diye sorarlar. Hoca efendi, hayır der, kendi hocanızdan devam edin!
Talebeler, hocamız vefat etti deyince, hoca efendi der ki; (Onlar ölmez.
Hocanızın kabrine gidin, derse devam edin! Eğer hocanız gelmezse, biz geldik
deyin! Gelene kadar böyle yapın!)
Talebeler kitabı ellerine alıp kabre giderler, hocam biz geldik derler. Ne gelen
var, ne giden. Ertesi gün yine giderler. Yine gelen, giden yok. Üçüncü gün yine
hiç kimse yok. Dördüncü gün, hocam biz geldik deyince, mübarek zat kabirden
kalkar. Kitap nerde, kaldığımız yerden devam edelim der.
Talebelerinden bir tanesi; (Hocam madem gelecektiniz, niye dört gün bizi
beklettiniz?) diye sorar. Hocaları der ki, (Dört gün mü geçti? Buradan bir
Müslüman geçiyordu, bir Fatiha, üç İhlâs okudu, bütün ruhlara gönderdi, o kadar
çok sevab dağıtıldı ki, bana ancak sıra geldi.)