* Bilerek pek küfre düşülmez fakat bilmeyerek küfre düşülebilir. Bunun için (Ya
Rabbi, bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söylediysem, bir iş
yaptıysam nadim oldum, pişman oldum, beni affet) duasını çok okumamız lazım.
Küfür sigorta gibidir. İrtibatı keser. Bir kimse küfre düşmüş ise, ne yaparsa
yapsın, ne kadar çok ibadet ederse etsin hiçbir faydası yoktur. Çünkü sigorta
atmıştır, ampul, tesisat ne kadar sağlam olursa olsun, elektrik gelmediği için
fayda olmaz.
Nice sarhoşlar vardır ki, yaptığından pişmanlık duyar tevbe eder, imanla gider.
Nice dervişler, müritler vardır ki, kibirlidir, günahları için tevbe etmez,
imansız giderler. Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir papaz gelip, ben mi üstünüm
sen mi üstünsün diye sorar. O da bir hafta sonra gel, der. Bir hafta sonra
geldiğinde vefat ettiğini görür. Bugün bana cevap verecekti diye söylenince,
tabutu göstererek, işte orada git sor, o boşuna konuşmaz derler. Tabutunun
başına gidip aynı soruyu sorar. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri Allahü teâlânın
izniyle başını kaldırıp, şöyle cevap verir; Geçen hafta sonumun ne olacağını
bilmediğim için sana cevap veremedim. Ben imanla gidip kendimi kurtardım, senden
üstünüm. Sen kendine bak. Papaz, ağlamaya başlar, kelime-i şehadet getirir
müslüman olur.
* Peygamber efendimize bir yahudi gelip, selam verir gibi yaparak Es sam aleyküm
yani, ölesin, yok olasın der. Peygamber efendimiz de, ve aleyküm sam diye cevap
verir. Gittikten sonra, Hazret-i Âişe validemiz, Allah belanızı versin, sizi
kahretsin... gibi bazı şeyleri sıralamaya başlayınca, Peygamberimiz durdurup,
fazlaya hakkımız yok, bize ne yaptıysa ancak o kadarını yapabiliriz, buyurdu.
Kâfir de olsa yaptığından fazlasını yapmak caiz değildir.
* Allahü teâlâ suç işleyenin cezasını verir, ancak istiğfar edenleri affeder.
Müjdeler çok, Rabbimizin merhameti geniş. Seksen sene kilisede papazlık yapmış,
İslamı yıkmaya uğraşmış kişiyi bile bir kelime-i şehadet söylemekle affediyor.
Allahümme inneke afuvvün, kerimün, tuhibbül afve fafu anni (Ya Rabbi sen madem
ki affedicisin, ihsan edicisin, affetmeyi seversin öyleyse beni de affet). Bunu
her namazdan sonra okumalı. Bunlar hep, âsi kullara Allahü teâlânın müjdesidir.
* Nefs Allahü teâlânın düşmanıdır. Peygamber efendimiz Allahü teâlânın dostudur.
Nefsimize uyarsak Allahü teâlânın düşmanına itaat etmiş oluruz. İslam dinine
uyarsak, Allahü teâlânın dostuna uymuş oluruz.
* İlaç hasta içindir. İlaç kullanan içindir.
* Mevcuda şükretmeli, kanaat etmeli. Mevcutla devam etmeli. İsraf, küfran-ı
nimet, hep "Bu bana lazımdır” diyerek başlar. Bir kere bu bana lazımdır deyince
onun ardı gelir, bu da lazım, şu da lazım diye devam eder. Lazım dediğine
kavuşmak için dinin dışına çıkar da haberi olmaz.
* Namaz kılmamanın ne büyük bir suç olduğunu anlamak için çok sevdiğinizi mesela
evladınızı kapının dışına çıkarıp, ben çağırınca gel deyin. Çağırın çağırın
gelmesin. Siz defalarca çağıracaksınız da o duyduğu halde gelmeyecek. Ne
yaparsınız siz ona? Allahü teâlâ günde 5 defa kullarını çağırıyor. Üstelik bu
davetin faydası bize. Davete icabet edenlere yaptığı ihsanlar da ayrı. Buna
rağmen yüce Rabbimiz ne kadar sabırlı, ne kadar merhametli, günde 5 defa
çağırdığı halde gelmeyen kullarına bir şey yapmıyor, rızkını kesmiyor ve mühlet
veriyor.
* Kılmak isteyene namaz, insanın önüne engel çıkarmaz.