* Emr-i maruf yapmak, nehy-i anil-münker yapmak her mümine farz... Yani her
mümin bir şey anlatmak zorundadır. Veya bir şey anlatılmasına sebep olmak
zorunda... Ancak, herkes emr-i maruf ve nehy-i anil-münker yapamaz. Bunu yapması
için üç ana şart lazım. Bu üç şart noksansa faydalı olamaz.
Birincisi: İlim sahibi olacak. İlim de üçe ayrılacak. Hem fıkıh ilmi, hem
tasavvuf ilmi, hem de fen ilimlerin de mahir olacak, bilecek. İlimsiz emr-i
maruf olmaz.
İkincisi: Adil olacak. Yaptığı işlerinde, hizmetlerinde adalet ön planda
olacak. Adalet nedir? Çobanla sultan aynı haklara sahiptir. Babası olsa, dedesi
olsa, oğlu olsa, kızı olsa, fark gördüğü anda, farklı muamele yaptığı anda o
adil değildir.
Üçüncüsü: Güzel ahlak sahibi olacak. Güzel ahlak nedir? Kalb kırmamaktır,
bağırmamak, darılmamaktır, gücenmemektir. Ne kadar zor iştir, o halde güzel
ahlaklı olmayan emr-i maruf yapamaz.
Bunlardan biri noksan olursa hizmet de noksan olur. Ne yapmamız lazım? O zaman
bunları en iyi derleyen, toplayan, anlatan bir kitabı [mesela Tam İlmihâli]
birine verirsin veya verilmesine sebep olursun. Böylelikle emr-i maruf farzına
kavuşursun. Yoksa fitneye sebep olursun. Fitne de çok tehlikelidir, adam
öldürmekten daha büyük günahtır.
* Herkes bir arzu ve istek peşinde... Kavuştukları ise ancak ölümüne kadar...
Öldükten sonra bunların hiçbiri mezara girmiyor. Bunlar ona dost olmuyor.
Bunların hiçbirini ona vermiyorlar. Diyorlar ki bunlar sana ait değil. Peki, ne
yapmalı? Kabrimize girecek olanı seçmeli. Bu nedir? O da, Allahü teâlâya ihlâsla
ibadet etmek...
* Gök her yerde mavidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin gök rengi hep
aynıdır, mavidir. Büyükleri sevenler, yollarında olanlar, dünyanın neresinde
olurlarsa olsunlar, bu yolda olduktan sonra, hiçbir şekilde ayrı olamazlar.
Hindistan’da, Dağıstan’da, Amerika’da, Avrupa’da her yerde olabilirler. Bu
mesafe hiç mühim değil, eğer sevgisi ve muhabbeti varsa, o her zaman beraberdir.
* Ahir zamanda en büyük tehlike sağı solu dinlemektir. İmam-ı Rabbani hazretleri
gibi ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarına kavuşanlar, hazineye kavuşmuş
demektir. Bu hazine kıyamete kadar onlara yeter. Ama o hazine rafta, vitrinde
beklemek için değildir. İlaç rafta istediği kadar beklesin, insan hastaysa ölür
gider. O ilacı içmek lazım.
* Başarının en büyük sebeplerinden birisi de moraldir, güvendir, enerjidir. Bir
cemaatte, sevgi ve muhabbet hâsıl olunca, hizmetler ön plana çıkar, dedikodular
azalır veya yok olur, onun yerine dua gelir, dua ise çok hoştur. Tabii hizmetler
arttıkça rahmet artar, rahmet arttıkça merhamet artar, merhamet arttıkça bereket
artar. Bereket arttıkça herkesin rahatlığı ve huzuru artar. Allah için olmayan
işte hayır ve sevgi olmaz, var zannedilenler sahtedir.
* Bu dünyada herkes tarafını belli edecek, başka çaresi, yolu yok. İki taraf
var, ortası da yok... Ya iman tarafında, ya küfür tarafında... Ahirette de iki
taraf yani iki yer var, ya Cennet, ya Cehennem, ortası yani üçüncü yer yok...