Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir mübarek zattan faydalanmanın iki şartı vardır.
1- Velinin silsilesi, Peygamber efendimize kadar belli olmalıdır.
Resulullah efendimiz, feyzin kaynağıdır. Feyz, Allah sevgisi demektir. Onun
kalbindeki feyzler bütün kâinata her an devamlı olarak gelir; ama almak ayrı bir
meseledir. Peygamber efendimiz Allah sevgisinin havuzudur, orada çeşitli
musluklar vardır; ama kaynak aynıdır, hepsi Ehl-i sünnettir.
2- Dinini öğrendiği zattan zerre kadar şüphesi olmamalıdır.
Feyzi yani Allah sevgisini veren, şuna vereyim, buna vermeyeyim diye ayırmaz.
Uygun olmayanlar da feyz almaya devam eder. Fakat aldığı feyz birikir, aynı
şeker hastasına şeker zarar verdiği gibi, düşmanlığa dönüşür. Genelde düşmanlık,
aynı hocaya bağlı olan arkadaşlarından başlar, sonra hocasına kadar gider.
Evlada yapılan iyilik de kötülük de babaya yapılmış sayılır. Talebeler hocanın
öz evlatları gibidir. Talebeye düşmanlık hocaya gider. Bu çok tehlikelidir. Bu
tehlikeden kurtulmak için, Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin buyurduğu
gibi, (Hocamı buldum, aklımı bıraktım ve kurtuldum) demeliyiz.
Arkadaşların kusurları yüzünden onlara düşmanlık yapmaktan çok sakınmalıdır.
Müminler bir araya geldiği zaman, istese de, istemese de Allah sevgisi mutlaka
kalbden kalbe geçer. Ancak, üç kişi bundan istifade edemez:
1- Kâfir,
2- Hocasını inkâr eden,
3- Hocasını imtihan eden.
Bunların kalbine aşk, muhabbet giremez, kalbleri kararır. Bunlar, etrafına zarar
verir. Hatta kabirlerinden bile zulmet gelir. Onun için Peygamber efendimiz, ilk
zamanlar Eshab-ı kirama kabir ziyaretini yasak etmişti. Daha sonra Müslümanlar
da vefat ettikten sonra serbest bırakıldı.
Kitap okurken de çok dikkat etmeliyiz. Kitabın, içindekilerden daha çok, yazarı
önemlidir. Kalbden çıkanlar kalblere tesir eder. İtikadı bozuk olan insanların
yazdığı kitapları okuyanlar, yazarından etkilenip, itikatları bozulabilir.
Büyükler, (Temiz su, pis boruda kirlenir. Kirli sudan şifa gelmez)
buyuruyorlar. Vücudumuzun gıdasını almakta dikkat ettiğimiz gibi, ruhumuzun
gıdasını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta bunda daha çok dikkatli olmalıyız.
Ruhun gıdası ilimdir, dindir, ibadetlerdir. Bedene bozuk gıda alan ölür; ruha
bozuk gıda alan ise imanını kaybeder. Nasıl ki, yemeğin temiz olmasına dikkat
ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdığından daha çok
önemlidir.
Namaz, nurdur. Namazsız geçen ömür kayıptır.
Peygamber efendimizin, vefat ederken son cümlesi, (Namaza dikkat edin,
hanımlarınızı üzmeyin) olmuştur. İş budur!
Her akşamın bir sabahı vardır. Dünyanın sıkıntıları da geçicidir, sabretmelidir.
Sabahı olmayan akşama, yani kıyamete hazır olmaya çalışmalıdır. Ölünce,
kıyametimiz kopmuş demektir.