Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Kâbe-yi muazzamayı ilk gördüğü anda yapılan dua reddedilmez. Silsile-i aliye
büyüklerinden, Kâbe-yi muazzamayı görünce, (Ya Rabbi, bizi seveni dostun yap)
diye dua edenler oldu ve bu duaları kabul oldu. Bu büyükleri seven, ne kadar
şükretse azdır!
Eğer Allah’ın Veli kulları olmasaydı, yeryüzü, bütün içindekilerle beraber
batardı! Eğer sadıklar olmasaydı, yeryüzü fesada uğrardı. Eğer âlimler olmasaydı,
insanlar hayvanlar gibi olurdu. Eğer ahmaklar, aklı kısa kimseler olmasaydı,
yeryüzü harap olurdu. Eğer rüzgâr olmasaydı, yerle gök arasında, pis kokudan
yaşanmaz olurdu.
Bir Müslüman, dünya ve kadın mevzuunda imtihanı kazanmadıkça olgunlaşamaz.
Bizi üzen, bize sıkıntı veren herhangi bir olayın, şayet dininize zararı yoksa
müdahale etmemeli, sabretmeli. Dinimize zarar vermiyorsa, nefsimize zarar
veriyor demektir. Ona da sabretmek, nefse uymamak gerekir.
Bütün düğünlerden, nikâhlardan ayrılmanın sebebi, âdetlere uyulmasıdır.
Alaüddin-i Attar hazretleri, (Âdetleri bırakın, Allah’ın emrine uyun)
buyurdu.
Haram parayla cami yaptırmak, kirli elbiseyi idrarla yıkamaya benzer, daha çok
pislenir. Böyle camide namaz kılınmaz. Elde haram para varsa, bir miktar helâl
para karıştırmalı. Haramla helâl karışınca, mülk olur. Her ne kadar tayyib
[temiz] olmasa da, kullanmak caiz olur. Böyle, helal haram karışık paralarla
yapılan camide, namaz kılmak caiz olur.
Kar bembeyazdır, bütün pisliklerin üzerini kapatır, her taraf bembeyaz görünür.
Müslüman da, kar gibi din kardeşinin kusurunu örtüp gizlemelidir.
Her kim, her gün, (Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’e rahmetini ihsan buyur!
Ümmet-i Muhammed’in halini ıslâh eyle! Ümmet-i Muhammed’i bela ve kederlerden
salim kıl!) diye dua ederse, Allahü teâlâ onu, ermiş kullarından kılar.
Zıtlar arasında rekabet olmaz, rekabet benzerler arasında olur. Mesela
marangozla terzi arasında rekabet olmaz, iki marangoz, iki terzi arasında
rekabet olabilir.
Fitnecilere itibar etmemeli, fitne çıkmasına izin ve fırsat vermemeli. Fitneye
sebep olmamalı, birbirimize düşmekten ve düşürmekten çok sakınmalıdır. Bütün
büyük devletleri, cemiyetleri, fitne, birbirine düşürerek yıkmıştır.
Eksik, yanlış ve suçlu olduğunu kabul etmeden düzelme olmaz, çünkü çaresini
aramaz. Bundan sonra, düzelmek için dört şey lazımdır:
1- Sohbet,
2- Doğru ilmihal okumak,
3- Tevbe etmek,
4- Peki demek, yani söz dinlemek.