Arayan belasını da, Mevlasını da bulur derler. Aramak, ihlasla istemek, buna
kavuşmak için azimle çalışmak demektir. Bir şeyi iyi yapmak, onu çok ve devamlı
yapmakla mümkündür. İnsan zamanla o işin ustası olur. Allah yolunda azimle
çalışan da Allahü teâlânın rızasına kavuşur. İnsan sevdiğini çok anar. Çok
anınca ikisi arasında bilmediğimiz bir şekilde muhabbet hasıl olur. Onun için
neyi aradığımıza, neyi çok andığımıza dikkat etmeli.
Delikanlının biri, ilk görüşte bir kıza âşık olmuş, kızın haberi yok. Kızın
evini öğrenir, gider babasına kızıyla evlenmek istediğini söyler. Bunu ne kız
tanır, ne annesi tanır ne de babası. Dolayısıyla adam kovar bunu.
Delikanlı da o bölgede olan evliya bir zata gitmiş, durumu anlatmış:
- Ben o kıza ilk görüşte aşık oldum, gittim istedim, beni kovdular. Ne olur bu
işe bir çare bulun, beni o kızla evlendirin.
- Dediklerimi yaparsan, bu çok kolay.
- Efendim ne isterseniz yaparım, yeter ki o kızla evleneyim.
- Kızın adı ne?
- Leyla.
Bunun üzerine, o mübarek zat, genci bir odaya kapatır. Ona der ki:
- Burada Leyla Leyla diye bağır. Namaz, abdest, yemek haricinde bu odadan çıkma
ve devamlı Leyla Leyla diye bağır; sevgi ve talebinde samimi isen merak etme
Leyla’ya kavuşursun.
Aşık genç, inanamamış ama; başka çare olmadığı için bağırmaya devam etmiş.
Üçüncü gün genç bir kız dergaha gelir. Hoca efendiyle görüşmek istediğini söyler
ve der ki:
- Efendim üç gün önce bize bir genç geldi, beni çok sevmiş, evlenmek istiyordu.
Bunu hiç tanımıyorduk, ben de dahil olmak üzere ailece onu kovduk gitti. Sonra
ne olduysa yavaş yavaş o gence kalbim meyletmeye başladı, derken ben de ona aşık
oldum. Ben de şimdi onunla evlenmek istiyorum ama kimdir, nerdedir, hiç
tanımıyoruz. Onu bulmanız için, yardım etmeniz için geldim.
Bunun üzerine mübarek zat, gencin bulunduğu odanın kapısını açar, al sana
Leyla der.
Delikanlı, bakar ki gerçekten Leyla gelmiş. Demek ki başka şey isteseydim ona da
kavuşacaktım diyerek, Leyla'dan vazgeçip hocanın talebesi, Allahü teâlânın da
sevgili kulu olur.