Sultan II. Murad Han zamanında, henüz Osmanlılarda hazine teşkil edilip
saraya tahsisat ayrılmamıştı. Hâl böyle olunca, padişahlar da çok zaman parasız
kalabiliyordu.
Fazlullah Paşa, II. Murad Han’ın Çandarlı Halil Paşa’dan borç para istediğini
görüp dedi ki:
- Sultanım, Padişahın vezirlerden ve şundan bundan para istemesi yerinde olmaz.
Müsaade buyurursanız bir hazine teşkil edilsin ve oradan saraya tahsisat
ayrılsın.
Fazlullah Paşa’yı dinleyen Sultan Murad hazretleri sordu:
- Bu parayı nereden temin edeceksin?
Paşa dedi ki:
- Sultanım çok zengin var, bir fermanla bazılarından mal toplamak mümkündür.
Sultan Murad Han, celalli bir şekilde dedi ki:
- Paşam, bu nasıl sözdür! Böyle bir şeyi nasıl teklif edersin. Bizim idaremizde
üç helal lokma vardır. Biri madenler, biri cizye, biri de savaş ganimetleridir.
Bizim askerimiz gazi askerlerdir. Bunlara helal lokma gerekir. Bir padişah ki
askere haram lokma yedirir, o asker artık harami olur. Haraminin sebatı olmaz.
Küçük bir mukavemetle karşılaşsa hemen firar eder, kaçar. Sonrası ise
malumdur!..