Dini Konular
Ara

İstanbul’da yetişen âlim ve evliyanın büyüklerinden Merkez Efendi (Muslihuddin Musa Efendi) küçük yaşta memleketinde yaptığı ilk tahsilinden sonra, Bursa ve İstanbul’daki medreselerde okudu... Merkez Efendi, Kocamustafapaşa’da ilim yayan Sünbül Sinan hazretlerinin şöhretini işitti. Fakat bazı kimselerin onun hakkında yaptıkları dedikodular sebebiyle, bir türlü gidip sohbetine katılamamıştı...

Bir gün rüyasında Sünbül Efendinin, kendi evine geldiğini gördü. Sünbül Efendiyi içeri koymamak için annesi ile kapının arkasına pek çok eşya dayadılar ve üzerine de oturdular. Fakat Sünbül Efendi kapıyı zorlayınca, kapı arkasına kadar açıldı ve arkasındakiler yere yuvarlandı. Bu sırada uyanan Musa Efendi, yaptığı hatayı anladı ve sabahleyin Sünbül Sinan hazretlerinin huzuruna gitmeye karar verdi...

Sabahleyin Sünbül Sinan’ın camisine gidip, vaaz ettiği kürsünün arkasına, o görmeden oturdu. Sünbül Sinan hazretleri, vaaz esnasında Taha suresinin bazı âyet-i kerimelerini tefsire başladı. Tefsirden sonra; “Ey cemaat! Bu tefsirimi siz anladınız. Hatta, Muslihuddin Musa Efendi de anladı!” buyurdu. Sonra aynı âyet-i kerimeleri daha yüksek manalar vererek tefsir ettikten sonra tekrar; “Ey cemaat; Bu tefsirimi siz anlamadınız, Muslihuddin Musa Efendi de anlamadı” buyurdu. Muslihuddin Musa Efendi, hakikaten ikinci defa anlatılanlardan bir şey anlamamıştı. Sünbül Sinan hazretleri, o gün Taha suresini yedi türlü tefsir etti. Muslihuddin Musa Efendinin kürsi arkasında olduğunu, zahiren görmediği halde anlamıştı.

Vaaz bitti, namaz kılındı, herkes camiden çıktı. Sadece Sünbül Efendi kalınca, Muslihuddin Musa Efendi huzura varıp elini öptükten sonra af diledi. Sünbül Efendi de: “Ey Muslihuddin Musa Efendi! Biz seni genç ve kuvvetli biri sanırdık. Meğer sen ve anneniz de çok yaşlanmışsınız. Akşam bizi kapıdan içeri sokmamak için gösterdiğiniz gayrete ne dersiniz? Fakat, neticede kapı açıldı ve ikiniz de yere yuvarlandınız!” diye buyurunca, Muslihuddin Musa Efendi iyice şaşırdı. Pek çok özürler dileyerek ağlamaya başladı, affına sığınıp talebeliğe kabul edilmesi isteğinde bulundu. Sünbül Efendi de kendisini kabul ettiğini, dergahta hizmete başlamasını söyledi ve kızıyla da evlendirerek kendisine damat eyledi...