Bir Ramazan günü idi. Müslüman mahallesinde oturmakta olan bir Mecusi’nin
küçük çocuğu, oruçlu müslümanların arasında ekmek yiyordu. Babası, çocuğun bu
yaptığını görünce, (Oğlum Müslümanların arasında yemek yenir mi? Onlar bu
günlerde oruç tutarlar, bu günler onların mübarek günleridir, saygı göstermek
lazım) diyerek azarladı ve (Git evde ye) diyerek çocuğu eve gönderdi.
Bu olaydan birkaç sene sonra bu Mecusi öldü. Ölümünden sonra o şehirdeki bir
müslüman rüyasında bunu Cennet-i âlâda gördü. Mecusiye, (Nasıl oldu da bu nimete
eriştin! Biz seni Mecusi bilirdik. Hatta öldüğün zaman, cenaze namazını bile
kılmadık) dedi.
O da şu cevabı verdi:
“Evet! Doğru söylüyorsun. Ben bir Mecusi idim. Fakat bir gün küçük oğlum,
müslüman mahallesinde, onlar oruçlu olduğu halde yemek yiyordu. Ben çocuğun
onların gözleri önünde ekmek yemesine müsaade etmedim. Müslümanların hürmet
ettiği bir şeye, ben de hürmet ettiğim için; Cenab-ı Allah, hasta yatağımda beni
Müslüman olmakla şereflendirdi. Müslüman olarak öldüğüm için bu nimete
kavuştum.”