Bir hükümdar, vezirine der ki: Bana öyle bir şey yap ki, sıkıldığımda, ona
bakınca rahatlıyayım; kızınca, ona bakıp sakinleşeyim. Saltanatımla mağrur
olunca da, ona bakıp tevazu sahibi olayım.
Vezir der ki: Bir yüzük yaptır, taşına (Sonu ne olacak?) yazdır! O hâl zuhur
edince, yüzüğe bak!
Hükümdar yüzüğü yaptırır. Saltanatı ile mağrur olunca, o yüzüğe bakar, içinde
bulunduğu nimet ve devletin (Sonu ne olacak) diye düşünür. (Elbet sonu ölümdür.
Kıyamette hesabı var. Kötüye kullanırsan azabı var!) der, mağrur olmaktan
kurtulur. Bir musibet geldiğinde de yüzüğe bakar, (Madem ölüm vardır, üzülmek
boşuna!) diyerek rahatlar. Kızdığı zaman, (Sonu ne olacak) yazısını okur, (Sonu
ölüm olduktan sonra, kızsam ne çıkar) der, gazabını yatıştırırdı.
O halde her işin sonunu düşünmeli, ona göre hareket etmelidir!