Bir adam Hazret-i Ömer'in yanında bir hususta şahitlikte bulunmuştu. Hazret-i
Ömer ona, (Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir) dedi.
Orada bulunanlardan birisi, (Ben onu tanıyorum) deyince Hazret-i Ömer, (Nasıl
bilirsin?) diye sordu. O da, (Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum) cevabını
verdi.
Hazret-i Ömer tekrar sordu:
- Gecesini gündüzünü bildiğin, yakın bir komşun mudur?
- Hayır.
- İnsanın takvasını ortaya koyan, muamelesidir. Bu adam, alış veriş yaptığın bir
kimse midir?
- Hayır.
- Bununla, insanın ahlakının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkan veren bir
yolculuk yaptın mı?
- Hayır.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer, (Sen onu tanımıyorsun) dedi ve sonra da adama
dönerek, (Git, seni tanıyan birini getir) buyurdu.